Yeni modamız selfie çekimi yıllardır uyguluyoruz fotoğraf çekecek kimse olmadığından dolayı.
İstasyon tarafına doğru devam ediyorum.
İstasyon girişi.
İstasyon'daki vagonlar.
İstasyonu geçtikten sonra TİGEM Sarmısaklı Çiftliği'ne doğru devam ediyorum. Hava gerçekten bisiklet sürmek için ideal. Keyifle yol alıyorum.
Her geçtiğimde durup fotoğrafını çekmek istediğim Ergene Deresini kolu. Su değil kapkara bir zift akıyor. Sanki bu aralar fazla yağmur yağdığı için kokusu biraz azalmış gibi. Doğa için o kadar duyarsız bir milletiz ki; tüm derelerimizden zehir akıyor. Hiç bir canlılık beritisi yok. Hatta özelliklemidir bilmem, çöpler de herhalde buraya atılıyor. Gerçi tüm turlarda bunu sürekli görüyoruz. Her yer çöp. Yani uzun lafın kısası biz doğamızı koruyamıyoruz. Çok üzücü.
Neyse biz gene turumuza dönelim. Düğüncübaşı Köyüne doğru devam ediyorum.
TİGEM'e giriyorum.
Ergene'nin başka bir kolu. Ama durum hep aynı. Simsiyah akıyor.

Yolda hava kapamaya başlıyor. Tek tük yağmur yağmaya başlıyor. Bagajdan yağmurluğumu çıkartıp giyiyorum.
Yola devam ediyorum. Yağmur da etkisini arttırıyor. Islanmaya başlıyorum ama keyfim yerinde. Pedal çevirmeye devam ediyorum.
Yağmurun dinmesini beklediğim çardak.
Yağmur hafifleyince tekrar yola çıkıyorum. Ama az ileride yavrusu olan bir yaramaz daha çıkıyor karşıma. Üzerime gelme sebebi yavrularıymış. Neyse çok uğraşmadan geçiyorum.
Hava gene kapatıyor. Tek tük yağmaya başlıyor. Ama artık istasyona varmak üzereyim. Bu arada turu biraz daha uzatsam mı diye düşünüyorum ama eve dönmem gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder