10 Temmuz 2014 Perşembe

TEKİRDAĞ KUMBAĞ-UÇMAKDERE-ŞARKÖY TURU

TEKİRDAĞ KUMBAĞ-UÇMAKDERE-ŞARKÖY TURU


Uzun zamandır planladığım ama bir türlü gerçekleştiremediğim Kumbağ-Uçmakdere-Şarköy turunu 04.07.2014 tarihinde yapmaya karar veriyorum. Cuma günü olduğu için işten bir gün izin alıp sabah saat 07:00 de yola çıkmak için akşamdan hazırlıklarımı yapıyorum. Tüm hafta hava durumunu takip ettim. Şansıma çok rüzgarlı bir havaydı ve cuma günü en yüksek hızla esecekti. Yaklaşık hızı 26 km/sa. olacaktı. Tek avantajım rüzgarın kuzeyden edecek olması ve benim de güney-batı istikametine doğru yol alacak olmamdı.Yani rüzgar nispeten arkamda gibi gözüküyordu. Sabah 2 tane yumurta haşlayıp yanıma alıyorum. Çukulata kuru erik filan da alıyorum. Yolun bir hayli zor olduğunu yaklaşık olarak 12 km. kadar tırmanış olacağını, 0 dan 400 m.'ye çıkıp tekrar 0'a ineceğimi biliyordum ve bunu katlanabilir bisikletle yapacaktım. Üstelik tek başıma olacaktım. Falan filan....
Uçmakdere yolu ile internette yaptığım araştırmalarda çok fazla bilgiye ulaşamadım. Bu yüzden bu turda çok fazla yol fotoğrafları çekmeye çalıştım. En azından bu yolu gitmek isteyenlere yardımı olur diye düşündüm.
Bir kaç blogta çok zor yol, öldük bittik, fren yapmaktan bileklerim koptu gibi yorumlar okudum. Bence çok zor bir yol değil, ki ben katlanabilir bisikletle geçtim bu yolu.
Neyse saat 07:00'de yola çıkıyorum.


Yola çıkmadan önce...


Saat 08:00 gibi Kumbağ'dayım. Arabamı otoparka bırakıyorum.

Bisikletimi hazırlarken otoparkçı amca ile sohbet ediyoruz. Uçmakdere'den Şarköy'e gideceğimi duyunca "bununla mı?" diye sordu. Ben evet deyince olmaz "bununla çıkmazsın bu rampaları" dedi. Çıkamazsam geri dönerim dedim, dönmezsem pazar akşamüstü buradayım dedim ve yola çıktım.

İlk rampadayım. 

Yavaş yavaş yükselmeye başladım ve yeşillik de kendini göstermeye başladı.

Daha henüz yolun başında yavru bir kaplumbağa ile karşılaşıyoruz.

Güneş yavaş yavaş  yükseliyor.

Ve işte yollar. Henüz rampalar çok dik değil. 

Sağ taraf orman.

Zorlanmadan çıkıyorum.

Sol taraf deniz.

Rampalar devam.
Açık yerlerde rüzgar kendini hissettiriyor. Rüzgar sağ arkamdan esiyor. Yılan gibi kıvrılarak devam ediyor. O yüzden bazen önden de alıyorum rüzgarı. O zaman iyi ki rüzgar karşıdan değil diye düşünüyorum.

Resim için ara sıra duruyorum nispeten düz yerlerde.

Yükseldikçe deniz daha güzel görünüyor.

Karşı tarafta orman içinden gideceğim yol gözüküyor. Daha bayağı işim var gibi görünüyor. :)

Yola devam ediyorum.

Yalnız olmak da güzel. Kendi kendime şarkı söyleyerek devam ediyorum.



Yola devam ediyorum.

Güneş yükseliyor.

Geldiğim yol.

Kısa bir inişten sonra,

Gene tırmanıyorum.


Ağaçların arasından deniz görülüyor.


Tırmanışa devam.

333 m'deyim. ortalama hızım 7,5 km/sa. Henüz 5 km yol gelmişim.


Tadını çıkartarak devam ediyorum yola.

Denizden uzaklaşıyorum biraz.

Karşıda büyükçe bir köpek çıkıyor. O bana bakıyor, ben de ona. Bir kaç dakika bakıştıktan sonra yoluna gitmeye karar veriyor.
Sesini duyduğum ama göremediğim sürünün yanına doğru gidiyor kahramanımız. Ben de bisiklete binip hızla ayrılıyorum oradan köpek fikrini değiştirmeden.
5 dakika kadar geçiktiriyor beni.


Orman ve deniz.

Ve ben...


Gene deniz.

Hava güneşli olmasına rağmen serin. İkinci kez bir rampa ineceğim. Üşümemek için her ihtimale karşın yanıma aldığı ki iyi ki böyle bir şey yapmışım ceketimi giyiyorum.

Gidon çantasının üstünde gideceğim yolun yükselti haritası görülüyor. Bana çok yardımcı oldu bu harita.


Yükselti haritasına göre 360 m.'lere kadar bir yükselti gösteriyordu. Ancak benim ölçümüm 391 m. oldu.

Güzel bir rampa ile Yeniköy'e kadar iniyorum. Hemen sağ tarafta resmini çekmeyi unuttuğum güzel bir çeşme var. Biraz dinleniyorum burada.

Yeniköy tabelası. Uçmakdere'ye 8 km., Şarköye'de 38 km. yolum kaldığını görüyorum.


Köye sert ama kısa bir rampa ile çıkıyorum.




Köye girer girmez TEYAK Tekirdağ Yamaç Kulübü'nün binası ile karşılaşıyorum. Ağaçlar altında çok güzel bir yer. Önünde masalar filan var. Durup çay filan içmek istedim ancak kapalıydı. Devam ettim o yüzden.


Her virajı dönünce ayrı bir manzara çıkıyor karşıma. Durup resim çekiyorum.

Adaçayı toplayan biri ile karşılaşıyorum. Durduğu yer gerçekten çok dik bir yer. "Abi dikkat et, korkmuyor musun" filan diyorum. "Alışkınız biz, bişey olmaz. Resmimi çekmeyecekmisin" diyor. Benim canıma minnet hemen çekiyorum. Aşağıda keçiler var.

Kısa kısa inim çıkıyorum

Karşıdaki ada Marmara Adası'dır diye tahmin ediyorum.

Gideceğim yol çok güzel görünüyor.

Yolda bir çok çeşme var. Su bulamam endişesi yaşamaya gerek yok. O çeşmelerden biri.




Çok fazla durmadan yola devam ediyorum.

Aşağsı benim ineceğim yer.

Artık yeşillik azalmaya başlıyor.



Resmin sağ üst köşesindeki buruna doğru devam edeceğim.

Yılan gibi kıvrılarak aşağıdaki yola ineceğim.
Yokuşlar çok dik olduğu için uçurum kenarlarına bariyer konmuş.

Dediğim gibi hava serin.





Yoldan fotolara devam.

Yoldaki çeşmelerden biri daha. Çeşmelerde sular bayağı az akıyor. Yakında bunlarda kurur diye düşünmeden edemiyorum.

Rüzgarın denize doğru esmesine rağmen, deniz üzerindeki etkisi buradan belli oluyor.



Yol manzaralarına devam.

Geldiğim yolun kıyı şeridi görülüyor.

Buradan sonra tatlı bir rampa ile aşağıya iniyorum. 

Ve nihayet UÇMAKDERE köyünü karşıdan görüyorum.




Köye giriş yapıyorum. Yolu zor kısmı bitiyor. Bundan sonra düz yol.

Köyün girişindeki ulu çınar ağacı. Bir hayli yaşlı olduğu herhalinden belli oluyor.

Köy meydanındaki çeşme. Suyu çok akıyor ve nispeten suyu soğuk.

Köy meydanı. Otantik bir köy.
Şağ taraf Şarköy yolu. Uçmakdere sahiline giriyorum sol taraftan. 

Geçen yıl yapmış olduğum Şarköy-Uçmakdere turunda buraları fotoğraflamıştım. Geçen yıldan beri hiç bir şey değişmemiş.

Tekneler bile aynı yerinde duruyor.

Çadır alanı. Burası çadır kurmak için müsait ve çok tenha.

Çadır alanına giriş.

Denize doğru akan küçük dere.
Fazla beklemeden Şarköy'e doğru yola çıkıyorum. Güneş bayağı büyük kara bir bulutun arkasında. Güneş bulutun arkasından çıkmadan serin serin ne kadar yol alabilirsem kardır diyip yola düşüyorum.

Ortalık bir hayli gölge.

 
Deniz kıyısından keyifle yol almaya başlıyorum. Hızım da ortalama 15-20 km/sa. seviyelerine çıkıyor.

 
Deniz durgun. Sahilde kimsecikler yok.
Yolda açıktığımı fark ediyorum. Gaziköy'de bir şeyler yerim derken aklıma sabah haşladığım ve çantaya koyduğum yumurtalar geliyor. Ziyan olmasın diye birini hemen yiyorum. Bütün açlığımı alyor. Bundan sonra böyle turlarda yumurtayı mutlak yanıma almaya karar veriyorum.

Gaziköy'deyim.

Bırakın yiyecek bir şeyler bulmayı in cin top atıyor burada. Durmadan devam ediyorum.

Üzüm bağları.

Hoşköy'e yaklaşıyorum.

Hoşköy girişindeyiz.

Hoşköy meydanı.

Hoşköy feneri


Mürefte'ye doğru yol alıyoruz.

Zeytin ağaçları da başlıyor.

Mürefte limanı.



Mürefte'ye giriş yapıyorum.

Mürefte sahili.


Mürefte meydanı. Ramazan dolayısıyla burası da boş gözüküyor gözüme.


Buradan sonra 17 km kadar yolum kaldı. Güneş hala bulutun arkasında. Rahatla devam ediyorum yola.

A. Kalamış.

Fotoğraftaki kerata geçen yıldan unutmamış beni. Gene bir kovalamayı ihmal etmiyor. :)


Yola devam.

 
Eriklice'deyim.

Burada hafif bir yağmur siseliyor. İşallah yağar dedim ama yağmadı.



Artık az bir yolum kaldı.

Sonunda Şarköy'e giriyorum.



Şarköy sokakları.

Şarköy sahiline iniyorum. Burasıda nispeten boş.
Siteye doğru gidiyorum.

Sonunda eve ulaşıyorum.

Yaklaşık 56 km.'lik parkuru bitiriyorum. Ortalama hızım 10,5 km/sa. Bayağı zamandır hayalini kurduğum turu tamamlamak ve görmediğim yerleri görmek beni sevindiriyor. Pazarda olan annem ve babam eve dönünce arabamı soruyorlar. Bisikletle geldiğimi söyleyince onlarda şaşırıyorlar.